Bu Blogda Ara

İzleyiciler

EN ÇOK OKUNAN

11 Mayıs 2022 Çarşamba

MARİA MONTESSORİ-ÇOCUĞUNUZ HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER

 




künye


yazarın adı: Maria Montessori
yayın evi: Kaknüs Yayınları
kitabın orjinal adı:what you should know about your child
ingilizceden çeviren: Zekiye Baykul
yayına hazırlayan: Seda Darcan Çiftçi
editör yardımcısı: Zeynep Begüm Güney
akademik danışman: Melek Çilingir
kapak ve iç düzen: Mustafa Sabri Saldamlı
baskı ve cilt: Alemdar Ofset
1. Basım: 2016 İstanbul
sayfa sayısı: 142

kitap arkası


Anne babalar için çok değerli bir rehber kitap niteliğindeki bu eser Dr.Maria Montessori' nin Hindistan' da verdiği seminerlere dayanmaktadır."Montessori eğitim metodu bilimsel bir metottur. Temelini çocukluğa dair bilgiler oluşturur. Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimi hakkında keşfedilen yasalar üzerine geliştirilmiştir." cümleleriyle başlayan kitapta Montessori Eğitim Modeli' nin temel prensipleri, kolayca anlaşılan bir dille ifade ediliyor. Dr.Maria Montessori'nin bu eseri, eğitimcilerin yanı sıra akademik alt yapısı olmayan okuyucuya da hitap ediyor.
"Şimdi çocuğun neredeyse doymaz bir iştahla yöneldiği bu etkinlik ve işlerin ona sunulmasının ne denli önemli olduğunu vurgulamak isterim. Şunu bilmeliyiz ki çocuğun duyduğu zihinsel açlık, en az fiziksel açlık kadar gerçektir. Fiziksel açlık örneğinden hareket ederek zihinsel açlığı göstermeye çalışalım. Acıktığınızı ve yiyecek bir şeyinizin olmadığını düşünün. Biri yanınıza geliyor ve diyor ki: 'Ne kadar da şanssızsın, senin için çok üzülüyorum ve sana dua edeceğim. Yiyecek bir şeyler verebilecek birileriyle karşılaşmanı diliyorum.' Yöneldiğin bir başkasıysa 'Çekil git, defol buradan!'diyor mesela.Ne birinci kişi ne de ikincisi açlığını gidermiyor. Bunun sana güzellikle veya kaba bir şekilde söylenmesi, pratik açıdan senin için hiçbir fark oluşturmuyor. Zira ikisi de karnını doyurmuyor.
Nasıl ki karnı acıkmış bir çocuk asabi ve söz dinlemez olur, eyleme geçmek ve gelişmek isteyen, hem zihnini hem ruhunu beslemeye muhtaç bir çocuk da aynen böyle olacaktır. Karın açlığı vücudu besleyerek giderilir. Zihinsel açlık ise çocuğun zihninin ve ruhunun beslenmesiyle giderilebilir. Bir başkası sizin yerinize çorbanızı içse, vücudu gelişen siz olmazsınız."
 






kitap alıntı


"...

          Demek ki her "bir önceki dönem," kendinden sonra gelen dönemden daha önemlidir. Çocuğun sağlıklı gelişimsel temeller atabilmesi için sırasıyla ikinci yıla, sonra dünyada geçirdiği ilk yıla ve doğumuna kadar giden döneme inmek bir zorunluluk olmaktadır. Daha en başından çocuğa her özel döneme özgü ihtiyaçlarına göre bir bakım ve ilgi gösterildiğinde, yani çocuk sembolik olarak hapishane ve çöl olarak ifade ettiğimiz sınırlardan kurtarıldığında çocuğun sahip olduğu zeka büyük bir enerjiye dönüşür. Dünyanın en büyük enerjisine...
..." 

Kaknüs Yayınlarının "MARİA MONTESSORİ-ÇOCUĞUNUZ HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER" adlı kitabından alıntıdır.

10 Mayıs 2022 Salı

ALICE'S ADVENTURES İN WONDERLAND

 




künye


author: Lewis Carroll
 MKPUBLICATIONS
retold by: Catherine Skliarova
proof read by: Livia Popko
series editor: Murat Kurt
cover and page design: İbrahimMısır
number of pages: 63

kitap arkası


One hot day Alice decides to go to  the riverbank. There seems to be nothing out of the ordinary. Soon Alice begins to get bored increasingly. All of a sudden, a white rabbit runs past her quickly, looking at a pocket watch. Alice follows the rabbit down the hole without thinking twice. And the next moment she finds herself in the mysterious world of Wonderland, where everything happens in the most extraordinary way.

In Wonderland, every minute is a part of the great adventure. Alice changes her size, talks to fairytale beasts, takes part in the crazy tea-party, plays the weirdest croquet ever... But will she find a border between absurdity and reality? And will she ever get out of Wonderland back home again?

Get ready forthe most unusual adventures with Alice in Wonderland, where your heart will burn with curiosity and admiration...
 






ALLAH'I NEDEN GÖREMİYORUM

 




künye


yazarın adı: Merve Gülcemal
yayın evi: Cezve Çocuk
genel yayın yönetmeni: Melih Tuğtağ
editör: İlknur Koç Aytaç
çizer: Rumeysa Abis
grafik tasarım: Cemile Kocaer
baskı: Alioğlu Matbaacılık
1.basım: Eylül  2020 İstanbul


kitap arkası

Ben küçükken küçücükken büsbüyük sorularım vardı...

Allah neredeydi?
O'nu neden göremiyordum?
Ne kadar büyüktü?
Nasıl görünüyordu?

Aldığım, aradığım ve bulduğum cevapları; yıllarca öğrencilerimle paylaştım. Ve " Neden isteyen ve merak eden her çocuğa ulaşmasın?" diye düşündüm. İşte elinizdeki bu seri tam olarak böyle ortaya çıktı.

Rabbini merak eden, O'nu daha da çok tanımak isteyen meraklı miniklerin sorularına verilebilecek birbirinden makul yanıtları, en anlaşılır şekilde aktarmaya çalıştığım bu serinin; ümmetin güzel evlatlarına faydalı olması duası ile...

26 Nisan 2022 Salı

ADI: AYLİN

 




künye


yazarın adı: Ayşe Kulin
yayın evi: Everest Yayınları
kapak tasarımı: Utku Lomlu
sayfa tasarımı: Ayşe Ersoy Yılmaz
1-2. Basım: Mart 2019
sayfa sayısı: 472

kitap arkası


     Aylin Radomisli Cates, 19 Ocak 1995 Perşembe günü, evinin bahçesinde, o sabah evini temizlemeye gelen hizmetçisi tarafından, kendi arabasının altında ölü bulundu. Üstünde ve etrafta nasıl öldüğüne dair hiçbir iz yoktu. Bir hırsızın saldırısına uğramış değildi. Bir katille boğuşmamıştı. Elbisesi yırtılmamış, tırnakları kırılmamıştı. Çorapları bile kaçmamıştı. Kaptıkaçtı tipi arabası, parke taşı döşeli dümdüz avluda, aklın alamayacağı bir nedenle kayarak,dört parmak yüksekliğindeki seti atlamış, meyil aşağı inmiş, ön tekerlekleri yolda, arka tekerlekleri duvara takılı durmuştu. Aylin, arabanın altına çaprazlamasına girmiş, sırtüstü yatıyordu. Üstünde abiye bir gri döpiyes, yakasında yarım ay biçimde bir elmas broş, parmağında tek taş yüzük vardı. Otopsi raporuna göre, iki gün önce, Salı gecesi ölmüştü.

Türkiye' nin tartışmasız en ünlü kitaplarından biri
Adı:Aylin, prenseslikten Amerikan ordusuna uzanan
baş döndürücü bir hayatın romanı...
 




kitap alıntı


"...

     Aylin her sabah otelinden çıkıp Polat' ın Saint Germain' deki evine gidiyor, orada müzik dinleyip kitap okuyordu. Polat üniversitede oluyordu sabahları. Öğlen saatlerinde aynı mahallede bir küçük restoranda buluşup, baş başa yemeklerini yiyorlar ve sonra birlikte Polat' ın evine geliyorlardı. Öğleden sonraları dersi yoksa akşam saatlerine kadar orada kalıyordu Aylin. Akşam üstü öpülmekten, sevilmekten ve sevmekten bitkin otele dönüyordu. Başka bir dünyanın kapısını açabilmek, başka bir dünyanın gerçeklerini yaşayabilmek için bir önceki yaşantısını unutmak ister gibi dakikalarca banyosunun ılık sularında yatıyordu. Sanki bir değişim geçiriyordu böylece. Sevdalı genç kadın kimliğini, köpüklü sularda bırakıyor, cezasını çekmeye hazır bir köle gibi çıkıyordu banyodan.
     Ben Tekkouk Senusi üç ay boyunca, hiç üstüne varmadı karısının. Her akşam başı ya da midesi ağrıyan Aylin' i sabırla gözledi. Aylin eskiden yaptığı gibi geceleri gelmediğinde nerede olduğunu sormuyor, oturma odasını sigaraya boğan korumalardan şikayet etmiyor, butiklerde harcamak için para da istemiyordu, İstanbul' dan döndüğünden beri melek kesilmişti. Ne sevişmek ne de alışveriş etmek istemeyen bir melek. Sadece tek bir arzusu olmuştu kocasından:
     "Üniversiteye başlamak istiyorum," demişti, "yarım bıraktığım tahsilimi tamamlamak için."
     Yanıt kısa ve netti. "Olmaz!" Bir daha da sormamıştı Aylin. Karısının tutturacağını sanan Prens boşuna beklemişti ısrarını. Bu konuda yanılmıştı. Ama karısının yaşamında bir değişiklik olduğunu da düşünüyordu ve burada yanılmıyordu kesinlikle.
..." 

Everest Yayınlarının "ADI: AYLİN" adlı kitabından alıntıdır.

FAHRENHEİT 451

 




künye


yazarın adı: Ray Bradbury
yayın evi: İthaki Yayınları
çeviren: Dost Körpe
sunuş: Neil Gaiman
sonsöz: Harold Bloom
özgün adı: Fahrenheit 451
yayım sorumlusu: Alican Saygı Ortanca
dizi editörü: Alican Saygı Ortanca
yayıma hazırlayan: Yankı Enki
düzelti: Alican Saygı Ortanca
kapak uygulama: Hamdi Akçay
kapak illüstrasyonu: Matt Owen
grafik uygulama: B. Elif Balkın
sayfa sayısı: 202

kitap arkası


"Yazılmış en iyi bilimkurgu romanı. İlk okuduğumda, yarattığı dünyayla
kabuslar görmeme sebep olmuştu."
MARGARET ATWOOD

        HUGO                            PROMETHEUS                  AMERİKAN                   PULITZER
EN İYİ ROMAN                 ŞEREF KÜRSÜSÜ            ULUSAL KİTAP                    ONUR
      ÖDÜLÜ                                 ÖDÜLÜ                            ÖDÜLÜ                         ÖDÜLÜ

"YAKMAK BİR ZEVKTİ."

Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun "iyi edebiyat" da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. 1953' te, yayımlanır yayımlanmaz klasikleşen, türü kökten etkileyen, distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan Fahrenheit 451 ise bir başyapıt.

Guy Montag işi,ni seven bir itfaiyeciydi. Televizyonun ve teknolojinin hüküm sürdüğü bu karanlık dünyada okuma eylemi ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag' ın işi ise yasadışı olan üretimlerin en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları.

Montag yaptığı iş üzerine tek bir gün dahi düşünmemişti ve tüm zamanını televizyonla kaplı odalarda öldüren eşi Mildred'le beraber ömrünü geçiriyordu. Ancak yeni komşusu Clariss'le tanışmasıyla tüm hayatı değişti. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı.

İnsanların, uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne var? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir mi?

Fahrenheit 451, yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday

Neil Gaiman' ın önsözüyle Harold Bloom' un sonsözüyle

kitap alıntı


"...

Yayıncının yazılı izni olmaksızın alıntı yapılamaz.
..."

İthaki Yayınlarının "FAHRENHEİT 451" adlı kitabından alıntıdır.

24 Nisan 2022 Pazar

KÖPRÜ

 




künye


yazarın adı: Ayşe Kulin
yayın evi: Everest Yayınları
kapak tasarımı: Utku Lomlu
kamizanpaj: Bahar Kuru Yerek
sayfa sayısı: 321

kitap arkası


Elmas da sargılı kollarını bebeğe uzatmıştı.
Canını yakmaktan korkarak usulca bırakmıştı
Bayram, oğlunu Elmas' ın kucağına. Şimdi
burun burunaydılar Elmas' la Öksüz.
Bir dişi hayvanla yavrusu gibi koklaşıyor,
burunlarını birbirine sürtüyor, birbirlerinin
boynuna gömülüyor ve tuhaf mırıltılar
çıkartıyorlardı. Bebenin küçük elleri, Elmas' ın 
saçlarında, Elmas' ın dudakları bebenin yüzünde
dolaşıyordu. Elmas ne diğer hastaları ziyaret
edenlerden ne de Bayram' dan hiç utanmadan, hiç
gocunmadan, memesini çıkarıp bebenin ağzına
vermişti. Bebek mutlu bir kedi yavrusu gibi
guruldayarak şapır şupur emiyordu süt akıtmayan,
 kuru memeyi. Kadınla çocuk birbirleriyle iç içe
geçmiş, tek vücut olmuş gibiydiler.

Köprü... Olağanüstü bir bürokratın,
otuz yıl bekledikten sonra kavuşulan bir köprünün
ve doğunun töreye teslim olmuş insanlarının
öyküsü. Ayşe Kulin'in kaleminden.
 






Ayşe Kulin, Foto Sabah Resimleri ile 1995 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü' nü, 1996 yılında Sait Faik Hikaye Armağanı' nı, 2007 yılında Veda ile Türkiye Yazarlar Birliği, En İyi Roman Ödülü' nü, 2008 yılında ise Nefes Nefese ile European Council of Jewish Communities tarafından verilen en iyi roman ödülünü kazandı. Birçokkez iletişim fakültelerinin, çeşitli okulların, kurumların, dergilerin ve derneklerin anketlere dayalı ödüllerini aldı.

Sevdalinka' nın Bosna-Hersek telif geliri savaş mağduru çocuklara; Kardelenler' in telif geliri Kardelenler Projesine; Sit Nene' nin Masalları' nın teğlif geliri ise UNICEF Anaokulu Projesi' ne bağışlanmıştır.


kitap alıntı


"...

Yeni atanan Kaymakam ise, kafayı ilçenin tuvaleti olmayan evlerine takmıştı. Toplamıştı ahaliyi köy meydanına, “Siz ne biçim Müslümanlarsınız!” diye bas bas bağırmıştı. “Helasız ev olur mu yahu! Size üç ay zaman tanıyorum, bu işi düzeltmeniz için.” Elinde birtakım kâğıtlar vardı. Yanında da bazı malzemeler getirmişti. “Buyrun alın, hepinize birer Köy Tipi Hela Projesi hazırlattım. Her biriniz evinizin yanına şu kadar metrekareyi işaretleyip kazacak, ortasına birer hela deliği açacak, üstüne de şimdi dağıtacağımkâğıtlarda gösterildiği gibi, kabin yapacaksınız.” Mesken sayısı kadar, en basit şekilde çizilmiş hela projelerini dağıtmıştı köylülere, “Çimentoyu, demiri ben vereceğim. Kapılarınızı da standart boylarda yine ben veriyorum. Duvarları kerpiçten siz öreceksiniz. Herkes kendi evinin tuvaletinden sorumlu. Sağlık Kurulu'ndan karar çıkarttım, üç ay sonra, aranızda helasını yapmayan varsa, hükümet emrine muhalefetten para cezası ödeyecek. Haydi marş marş! Evlerinize tuvalet yapmaya gidiyorsunuz.!” “Bu malzemeleri nirden buldin Gaymekem?” diye sormuştu içlerinden biri. “Vilayetten aldım. Kapıların kerestelerini de Köy İşleri verdi. Bu bir toplum kalkınma örneğidir, ağalar. Göreyim sizi. Üç ay sonra kıçınız dona dona dere kenarına gitmeyeceksiniz, çoluk çocuk. Bana da dua edeceksiniz.” Üç ay sonra evleri denetlemeye gittiğinde, uğradığı ilk evde, tuvaletin anahtarını bir türlü bulamamıştı sahibi. Dört dönüyor, her yana koşuyor, her tarafa bakıyor, kadınlara çocuklara soruyordu. “Niye kitledin aga, hela kapısını dışardan?” diye sormuştu Kaymakam. Taş, topraktan yapılma derme çatma evlerin en güzel köşeleri, beyaz sıvalı duvarları, doğru dürüst kapılarıyla bu tertemiz tuvaletlerdi. “Beg, burası çok mohim bir yerdir! Çolik çocik içeri girup de, bunca emeğin içine sıçmasınlar diye, gilit altında tutuyem helayı,” demişti ev sahibi.
..." 

Everest Yayınlarının "KÖPRÜ" adlı kitabından alıntıdır.

20 Nisan 2022 Çarşamba

GELİŞTİREN ANNE- BABA

 




künye


yazarın adı: Doğan Cüceloğlu
yayın evi: Kronik Yayınları
editör: Tuğçe İnceoğlu
yayın yönetmeni: Adem Koçal
kapak tasarımı: Kutan Ural
mizanpaj: Kronik Kitap
birinci baskı: Mart 2020, İstanbul
sayfa sayısı: 188

kitap arkası


ÇOCUĞUNUZ BİR KEZ ÇOCUKLUK YAŞAYACAK;
BU DÖNEMİ ONUNLA DOYA DOYA YAŞAYIN.

Bir anne, bana yolladığı mektupta  şöyle diyor; "Çok yorgun ve sorumlulukların altında ezilmiş hissediyorum. Annem kendi dönemlerinde böyle bir yılgınlık hissetmediklerini, bu kadar sabırsız ve öfkeli olmadıklarını, bizi seyrederken bile yorulduğunu söylüyor."

Bir başkası da şöyle yazmış; "Otuz yaşında yaklaşık 4,5 ay sonra baba olacak bir baba adayıyım. Bugüne kadar geçen süre içinde baba olacağım düşüncesi üzerinde çok durmadığım için bir çok şeyin farkında değildim. Ancak bugün bu düşünce üzerinde ilk adımımı attım ve daha ilk adımımda büyük bir eksik ile yola çıktığımı fark ettim. Bu sanki kutuplara keşfe giden kaşifin yanında soğuktan koruyucu kıyafetlerini almaması gibi bir hisse benziyor."

Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne ve babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bu yolu da anne ve babalarım geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onu eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri.

Geliştiren Anne-Baba olmak için kendinizi ve çocuğunuzu tanımanız, beklentilerinizi, niyetinizi keşfetmeniz; değerlerinizi ve aile ilişkinizi sağlıklı tutmanız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşamaya bakmak kendi elinizde.

Güler yüzlü, sakim güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar.
 








Doğan Cüceloğlu İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü' nden mezun olduktan sonra ABD' de İllinois Üniversitesi' nde bilişsel psikoloji alanında doktorasını yaptı. Türkiye' de Hacettepe ve Boğaziçi üniversitelerinde, Fulbright bursuyla ABD Berkeley' deki Kaliforniya Üniversitesi' nde ve Kaliforniya Eyalet Üniversitesi, Fullerton' da görev yaptı. Kırkı aşkın bilimsel makalesi yayımlandı. 1990' dan itibaren Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel psikoloji kavramları içinde inceleyen kitaplar yazdı. 2021' de, 83 yaşında İstanbul' da yaşama veda etti.


kitap alıntı


"...

Anne-Baba Olarak Aynı Niyette  misiniz?

AYNI NİYETTE OLUP olmadığınızı anlamak için zaman ayırıp iki önemli soruya nasıl cevap verdiğinizi aranızda konuşun. Bu sorulardan ilki, "Çocuğumun nasıl biri olmasını istiyorum?" sorusudur; ikincisi de "Başarıdan ne anlıyorum?"
    Daha önce değindiğimiz gibi, insanın iki doğası vardır. "Yüz" doğası, toplumsal insana karşılık gelir ve kişinin diğerlerinin gözünde varoluşunu anlatır. Toplumsal insan, toplumda kullanılan ölçütler içinde bir kimlik sahibi olur. Böylece mesleğinize göre bakkal, doktor, tamirci, yargıç, tercüman olabilirsiniz. Bekar, sözlü, nişanlı, evli, anne, baba, dede, nine, komşu, akraba sözcüklerinin hepsi toplum tarafından tanımlanmış toplumsal insan etiketlerini belirtir.

..."

Kronik Yayınlarının "Geliştiren Anne-Baba" adlı kitabından alıntıdır.